Külli halefiyet yoluyla taşınmaz mülkiyetinin kazanıldığı haller nelerdir?

06.03.2025 0 görüntülenme

Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, bireylerin ve kurumların en temel haklarından biridir. Bu hak, genellikle tapu siciline tescil ile kazanılır. Ancak, bazı özel durumlarda, bir taşınmazın mülkiyeti külli halefiyet yoluyla da devredilebilir. Peki, külli halefiyet yoluyla taşınmaz mülkiyetinin kazanıldığı haller nelerdir? Gelin, bu konuyu hukuksal çerçevede inceleyelim.

Miras Yoluyla Külli Halefiyet

En yaygın külli halefiyet durumlarından biri miras yoluyla mülkiyetin kazanılmasıdır. Bir kişinin vefatı üzerine, yasal veya atanmış mirasçıları, miras bırakanın tüm malvarlığına, yani aktif ve pasiflerine birlikte sahip olurlar. Bu malvarlığı içerisinde taşınmazlar da bulunuyorsa, mirasçılar bu taşınmazların da mülkiyetini kendiliğinden kazanırlar.

Mirasçıların taşınmaz mülkiyetini kazanması için ayrıca bir tescil işlemine gerek yoktur. Ancak, mülkiyetin resmen mirasçılara geçtiğini göstermek ve tasarruf yetkisini kullanabilmek için, mirasçıların Sulh Hukuk Mahkemesi'nden alacakları veraset ilamı (mirasçılık belgesi) ile tapu sicil müdürlüğüne başvurarak tescil işlemini gerçekleştirmeleri gerekmektedir. Bu tescil işlemi, mirasçıların taşınmaz üzerindeki haklarını resmi olarak belgelemesini sağlar.

Şirket Birleşmeleri ve Devralmaları

Şirketler hukukunda da külli halefiyet ilkesi önemli bir rol oynar. Bir şirket, başka bir şirketle birleştiğinde veya bir şirket diğerini devraldığında, devrolunan veya birleşen şirketin tüm aktif ve pasifleri, devralan veya birleşilen şirkete kendiliğinden geçer.

Eğer devrolunan veya birleşen şirketin malvarlığında taşınmazlar bulunuyorsa, bu taşınmazların mülkiyeti de devralan veya birleşilen şirkete kendiliğinden geçer. Bu durumda da, mülkiyetin şirkete geçtiğini tapu siciline tescil ettirmek önemlidir. Tescil işlemi, şirket birleşme veya devralma kararının ticaret siciline tescilini müteakip, ilgili belgelerle birlikte tapu sicil müdürlüğüne başvurularak gerçekleştirilir.

Devletleştirme ve Kamulaştırma

Devletleştirme ve kamulaştırma da bazı durumlarda külli halefiyet benzeri sonuçlar doğurabilir. Devletleştirme, özel mülkiyette bulunan bir teşebbüsün veya sektörün tamamının devlet mülkiyetine geçirilmesidir. Kamulaştırma ise, devletin kamu yararı amacıyla özel mülkiyette bulunan bir taşınmazı bedelini ödeyerek mülkiyetine geçirmesidir.

Her ne kadar teknik olarak külli halefiyet olmasa da, devletleştirme ve kamulaştırma sonucunda, taşınmazın mülkiyeti devlete geçer. Bu durumda, ilgili yasal süreçlerin tamamlanması ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması gerekmektedir. Devletleştirme ve kamulaştırma işlemleri, genellikle kanunla düzenlenir ve tapu siciline tescil ile resmiyet kazanır.

Özetle, külli halefiyet yoluyla taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, genellikle miras, şirket birleşmeleri ve devralmaları gibi durumlarda karşımıza çıkar. Bu durumlarda, mülkiyet kendiliğinden geçse de, hak sahiplerinin tapu siciline tescil yaptırarak mülkiyet haklarını resmi olarak belgelendirmeleri ve tasarruf yetkilerini kullanabilmeleri önemlidir.