Kudüs hangi savaş sonucunda Osmanlı Devleti'nin elinden çıkmıştır?

02.03.2025 0 görüntülenme

Kudüs, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış, stratejik ve dini öneme sahip bir şehirdir. Osmanlı İmparatorluğu'nun yüzyıllar süren egemenliği altında huzur ve istikrar içinde yaşamış olan Kudüs, ne yazık ki bu uzun süren hakimiyetin sonunda yaşanan bir savaşla Osmanlı'nın elinden çıkmıştır. Peki, Kudüs hangi savaş sonucunda Osmanlı Devleti'nin elinden çıkmıştır?

Kudüs ve Osmanlı İmparatorluğu

Osmanlı İmparatorluğu, 16. yüzyılın başlarında Kudüs'ü fethederek bu kutsal şehri topraklarına katmıştır. Dört yüzyıl boyunca Osmanlı yönetimi altında kalan Kudüs, bu dönemde önemli bir dini merkez ve ticaret şehri olarak gelişmiştir. Osmanlılar, Kudüs'ün kutsallığına büyük önem vermiş, şehri imar etmiş ve farklı dinlere mensup insanların bir arada huzur içinde yaşamasını sağlamıştır.

I. Dünya Savaşı ve Kudüs'ün Kaybı

Kudüs'ün Osmanlı Devleti'nin elinden çıkmasına neden olan savaş, I. Dünya Savaşı'dır. Osmanlı İmparatorluğu'nun İttifak Devletleri yanında yer almasıyla birlikte Orta Doğu cephesi açılmış ve İngiliz kuvvetleri Filistin bölgesine yönelmiştir. 1917 yılının sonlarına doğru İngiliz ordusu, Kudüs'e doğru ilerlemeye başlamıştır. Osmanlı ordusu, şehri savunmak için büyük bir çaba göstermiş olsa da, İngilizlerin askeri üstünlüğü karşısında direnmesi mümkün olmamıştır.

Kudüs'ün İngiliz İşgali Altına Girmesi

9 Aralık 1917 tarihinde Kudüs, İngiliz General Edmund Allenby komutasındaki İngiliz ordusu tarafından işgal edilmiştir. Bu olay, Osmanlı İmparatorluğu için büyük bir kayıp olmuş ve Kudüs'ün dört asırlık Osmanlı hakimiyeti sona ermiştir. Kudüs'ün kaybı, sadece stratejik bir yenilgi değil, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş sürecini hızlandıran önemli bir dönüm noktası olmuştur. Kudüs, İngiliz mandası altına girmiş ve daha sonra İsrail-Filistin çatışmasının merkezlerinden biri haline gelmiştir.

Kudüs'ün Osmanlı Devleti'nin elinden çıkışı, tarihin acı bir sayfasıdır. Bu olay, sadece bir savaşın sonucu değil, aynı zamanda büyük bir imparatorluğun sonunu ve Orta Doğu'nun siyasi haritasının yeniden çizilmesini simgelemektedir.