IMF ve Dünya Bankası ne zaman kuruldu?
İçindekiler
2. Dünya Savaşı'nın küllerinden doğan yeni bir dünya düzeni, ekonomik istikrarı ve iş birliğini ön plana çıkarıyordu. İşte bu vizyonla, savaş sonrası yeniden yapılanma sürecinde kritik rol oynayacak iki önemli kurum hayata geçirildi: Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası.
IMF'nin Kuruluşu ve Amacı
IMF, resmen 27 Aralık 1945 tarihinde kuruldu. Ancak, temelleri 1944 yılında Bretton Woods Anlaşması ile atılmıştı. Anlaşmaya imza atan 44 ülke, uluslararası para sistemini düzenlemek, döviz kuru istikrarını sağlamak ve üye ülkelerin ödeme güçlüğü çekmelerini önlemek amacıyla bir araya gelmişti.
IMF'nin temel amacı, üye ülkeler arasında ekonomik iş birliğini teşvik etmek, uluslararası ticareti kolaylaştırmak ve ekonomik büyümeyi desteklemektir. Bunu, üye ülkelere mali destek sağlayarak, ekonomik politikalarını izleyerek ve teknik yardım sunarak gerçekleştirir.
Dünya Bankası'nın Doğuşu ve Misyonu
Dünya Bankası da aynı dönemde, yani 27 Aralık 1945'te kuruldu. Başlangıçtaki adı Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD) olan kurum, savaş sonrası Avrupa'nın yeniden inşasına odaklanmıştı. Zamanla misyonu genişleyerek, gelişmekte olan ülkelere kalkınma projeleri için finansman sağlamaya ve yoksullukla mücadeleye yöneldi.
Dünya Bankası'nın temel misyonu, sürdürülebilir ekonomik büyüme ve refahı teşvik etmek, yoksulluğu azaltmak ve küresel zorluklarla başa çıkmaktır. Bunu, üye ülkelere düşük faizli krediler, hibeler ve teknik yardım sağlayarak gerçekleştirir. Projeler genellikle altyapı, eğitim, sağlık ve çevre gibi alanlarda yoğunlaşır.
Bretton Woods'un Mirası
IMF ve Dünya Bankası, Bretton Woods sisteminin iki temel taşı olarak kuruldu. Bu sistem, savaş sonrası dönemde uluslararası ekonomik ilişkilerin yeniden şekillenmesinde önemli bir rol oynadı. Her iki kurum da zaman içinde değişen küresel ihtiyaçlara uyum sağlayarak, ekonomik istikrarı ve kalkınmayı desteklemeye devam ediyor.
Bu iki kurumun kuruluşu, uluslararası iş birliğinin ve çok taraflılığın önemini vurgulayan tarihi bir dönüm noktasıdır. Günümüzde de, küresel ekonominin karşılaştığı zorluklarla başa çıkmada kritik bir rol oynamaya devam etmektedirler.